Herkes sürekli “kendin ol” der ama sonra da “yok canım öyle değil de şöyle ol” diyerek kendi istedikleri şekle bizi sokmaya çalışırlar… Kimse inkar etmesin herkes diğerlerini kendi istediği kıvama getirmek ister, kendi çıkarı, kendi iyiliği, kendi ihtiyaçları için. Bazen amaç diğer tarafın iyiliği olarak çok güzel kamufle olsa da kendimiz içindir.
Şimdi diğerlerini bırakıp
kendimize döndüğümüzde bizim kendi özümüz nedir? Nasıl ulaşabiliriz? onunla
ilgilenelim. Bizim asıl halimiz,
kendimiz, özümüz, doğduğumuz ilk
andaki olan halimizdir. Henüz hiçbir koşullandırma altında kalmamış,
beklentiler altında ezilmemiş, başkalarını sevgisine muhtaç kalmamış ve
diğerlerini henüz tanımayan halimiz. Ailemiz, çevremiz, aldığımız eğitimler
bizi şekillendirmeye başlar. Hamurumuz artık zamanla yoğrulmaya başlar ve bize
katılan harçlarla saflığımızı da kaybetmeye başlarız… Un fazla kaçar, su
ekleriz, sonra tekrar un ama bir türlü kıvamı tutturamayız… Dengeyi sağlamak
için daha abartılara kaçarız, kendimizden daha çok uzaklaşırız. Hayatta savrulur
gideriz, kendimizi arar dururuz. Bazen
bir iş aracılığı kendimizi tanımlayarak bununla baş etmeye çalışırız, bazen
ilişkilerimizle, bazen başarılarımızla… aslında herkesin kendine has bir yolu vardır… herkes nasıl
eşsizse, bu eşsizlikten kaçma yolu da eşsizdir.
Bu herkesin başına gelecektir,
doğa bu şekilde yaratıldı ve zaten asıl amacımızda kendi özümüze dönebilmek,
başkalarının istediği hali almak değil… bütün zorluklar, alınan dersler bunun
için… Hayatın bu derece zor olması da bundan çünkü kendimize gidecek yolu
bilmiyoruz. Zihin ile savruluyoruz, bu zorluklardan kaçmaya çalıştıkça daha
beter kucağına düşüyoruz… yaşamaktan vazgeçiyoruz ve ölmeyi bekliyoruz…
Gerçek anlamda kendin olmak: aslında ruhumuzla uyumlu olmak, onunla
iletişime geçebilmemiz demektir. Bizler hayatımızdaki bütün koşullandırmalar
altında ve eski düzenin düşünceye güvenme eğiliminden dolayı ruhumuzla olan
bağlantımızı kopardık… Çocuklara bakın çok açık göreceksiniz büyüdükçe
mutsuzlukları artıyor çünkü gün geçtikçe öz’leri ile olan bağlantıları kopuyor, hepimizin de zamanında koptu. Ruhumuzla olan bağlantının koparken
zihne olan inanç ve bağlılık artmaya başladı. Geliştirdiğimiz teoriler, eski
alışkanlıklar, genel inançlar ve hepsinin harmanlanması bizde en büyük düşmanı
zihni, egoyu, nefsi yarattı… karar vermeye ve hayat yolumuzda ilerlemeye zihinle
devam etmeye başladık… bizi çıkmaza da bu şekilde soktu…
Gerçek kendin artık zihnin, egonun bize hükmedemediği, bizim
ruhumuzla ilerlediğimiz halimizdir… bazılarının zannettiği gibi şekilden şekle
girmek ya da farklı gözükmeye çalışmakla alakalı değildir…
Gerçek kendin demek, dışarıdan gelen dayatmalara neden uyduğunu
anlamak ve bütün bunları aşmak demektir… başkalarının değil kendi değer
yargılarına göre yaşamaktır… tabiki kendi gerçek değerlerin, sonradan edinilmiş
olanlar değil.
Gerçek kendin demek herkes için farklı anlam taşır çünkü hepimiz
farklıyız, hepimiz eşsiziz.
Genel olan bütün öğretilerden
kendinizi soyutlayın, bu kariyerle ilgili de olsa, kişisel gelişimle ilgili de olsa, ilişkilerle ilgili de olsa genel söylemlerden uzak durun… Herkesin ihtiyacı
ve istediği farklıdır; size bunların dayatılmasına
izin vermeyin. Sizin gerçeğinizi sadece siz ortaya çıkarabilirsiniz. Her birimiz genele girmeyen özel ve eşsiz varlıklarız.
Gerçeğimize tekrar ulaşmanın yolu
“Strateji ve Otorite"nizi takip etmekle oluyor. Strateji ve Otorite, Human
Design analizinde bizlere sunuluyor… Bu bilgi doğduğumuz
andaki bize verilen anlık haritadan elde ediliyor. Onunla zihni alt nasıl alt edeceğimizi, nasıl kendimiz olarak kalacağımızı, yoldan çıktıysak nasıl tekrar kendi asıl yolumuza gireceğimizi
gösterir… Öz'le olan iletişimdir. Bu kendimizi tanımadır ve sadece kendi üzerinizde azimle çalışarak başarabiliriz; ancak bu şekilde gerçek kendimiz olabiliriz… geri kalan her şey boşunadır... yaşanan, yapılan her şey boşunadır.
İletişim için: arslaneb@gmail.com