Nefsin 7 mertebesi,
Bilincin 7 düzeyi,
Yuvaya Yolculukta 7 ev,
Human Design’da 7 yıl…
Yooo hayır, Susam Sokağındaki gibi
7 rakamını öğretmeye çalışmıyorum…
Diğerleri için bir şey diyemem
ama Human Design’a göre artık 7 yılımı doldurdum…
2009 sonbaharında bir gün öğle
saatlerinde işten izin alıp koşa koşa analizimi yaptırmaya gitmiştim ve 2016
sonbaharında arınma, öze dönme sürecim tamamlandı, 7 OLdum...
Ra’dan ilk Human Design eğitimi
alan ustalardan biri yazısında “7 yıl tamamlandığında her şey değişecek
diye beklemeyin. 7 yıl içinde zaten her şey yavaş yavaş değişiyor” diyordu…
Aynen dediği gibi 7 yıl tamamlandığında sihirli değnek bütün hayatımı
ya da dünyaya olan bakışımı değiştirmedi, bu yıllar içinde oldu…
Geriye dönüp 7 yıl önceki halimi
hatırlamaya çalıştığımda en bariz hatırladığım her şeyin karanlık olduğu…
Düşüncelerim, hayallerim, iletişimim, çalıştığım ortam… Her şey karanlık…
İlk yıllar kendimi tanımakla, ne
istediğimi bulmakla geçti... Strateji ve Otoriteme alışmaya çalıştığım, hatalar
yaptığım, inancımın sınandığı ve diğerlerinin bana eskisi gibi davranmalarıyla
mücadele etmekle geçti… Bu duruma alışamayanları hayatımdan çıkartmayı
seçtim… Bir insanın kendini sevmesinin en büyük göstergesi, kimseye kendini
sevdirmek ya da kabul ettirmek zorunda olmadığını anlaması ve bunu gerçekten yapabilmesidir…
O zaman gereksiz olan herkes yavaş yavaş çıkıyor hayatınızdan… Yeni insanlar
sizi zaten asıl halinizle tanıyacakları için her şey daha kolay ilerliyor…
Son zamanlarda, yıllar önce
okuduğum ruhsal gelişim kitaplarından beğendiklerimi tekrar okudum… Bilinç
düzeyi değişince insanın eskiden hiç anlamadığı şeyleri şimdi normal bir şey gibi
karşılamasını yaşadım… Okurken aynen şu durumdaydım “bu tamam, bu da tamam,
bunu da çözdüm, bununla ilgili sıkıntım yoktu zaten, sevgili kitap bu benim için geçerli
değil…” şeklinde oldu. Bir şekilde artık farklı bir bilinç
düzeyinde olduğumu biliyorum… Hayata, insanlara, ilişkilere, olaylara, inanç
sistemlerine her şeye farklı bakıyorum…
7 yılın dolduğu gün Ra’nın benimle
ilgili olan bazı ses kayıtlarını tekrar dinledim… ilk dinlediğim zaman ağlayarak
dinlemiştim “neden ben” diye içimden söylenmiştim, şimdi ise “Oldu bu iş, artık
gerçek bir manifestör oldum, kendim OLdum” dedim
Bilgiyi almak, anlamak,
uygulamak, tekrar anlamak, sindirmek ve Olmanın sırası vardır… İnsanlar bir
kitap okuduklarında ya da bir eğitimi aldıklarında onu anladıklarını
zannederler ama sadece o anki bilinç düzeylerine uygun kısımları anlamışlardır. Bazı
kitaplar ya da öğretiler için çok katmanlıdır denir, ancak zamanla katmanların
aşılacağı söylenir ya, bunu çok güzel bir şekilde deneyimledim. Danışanlarımda
da görüyorum, bazı şeyler ilk gün farklı algılanırken zamanla üzerine
çalıştıkça gerçekte ne olduğunu anlıyorlar. Uygulamaya devam ettikçe
sindiriyorsunuz ve en sonunda o oluyorsunuz…
7 yıl uzun mu? Katmanları teker
teker geçmek, sindirmek ve olmak için ideal zaman…
7 yılın tek bir anını bile boş
bırakmadan yaşadım… inancımın zayıfladığı, zihnimin beni yerden yere vurduğu
zamanlar oldu ama pes etmedim, kendime hadi devam dedim… insanlara anlatırken
suratlarındaki o garip gülümsemeyi gördüm, umursamadım… insanların düşüncelerine
önem vermemeyi öğrendim…
Hayatımda “olmak” istediğim kişinin kendim olduğunu çok açık bir
şekilde gördüm:
Manifestörüm; insanlar beni
anlamıyorlar, hatta kapalı auramdan zaman zaman hoşlanmıyorlar ama ben bunu
seviyorum.
3/5 profilim var; dene-yanıl
süreçlerimde yaşadıklarımı başkası büyük olasılıkla kaldıramaz ama ben bu
durumu da seviyorum, sağlam bir yapı veriyor, her düştüğünde kalkacak gücü de… daha
ne olsun J
Herkesin yok etmeye çalıştığı
egonun ben de doğalı var… Herkes egonun kötü olduğunu ve bırakmanın doğru
olduğunu söyler ama benim gibi güçlü egosu olan bir insan, çocukluk
yıllarında onu bırakmayı seçti ve neler olduğunu büyük hayat dersleri ile gördü…
Doğal ego şişirilmeden korunması gereken bir şeydir, bırakmak reddetmek kendini
reddetmektir, gücünü bırakmaktır… ve evet artık hem egoma hem de onun asıl
kaynağı İRADEME tekrardan sahibim…
İnsanların sözlerine,
gerekçelerine, bahanelerine güvenmeyi bıraktım. Artık sezgilerimin çok daha
güvenilir olduğunu anladım… Kendine inanmak biraz da bu değil mi? İllüzyon
dünyasına değil de içindeki gerçeğe güvenmek… bu süreç bana bunun ne
kadar doğru çalıştığını gösterdi. Sizin iyiliğinizi düşündüğünü söyleyen, bunu
bir şekilde göstermeye çalışanların kendi özel gündemleri olduğunu fark ettim…
dış otorite ya da koşullandırmalara karşı artık savunmasız değilim…
İnsanların beni kabul etmek ya da
beni sevmeleri için onların istediği şeyleri yapmamı beklemeleri ve
benim de yapmam gibi tipik açık G Center’a oynayan zihin oyunlarını aştım… Sevgiyle
ilgili ya da kabul edilmekle ilgili bir sorunum da kalmadı… Ayrıca artık “sizin
sevmeniz neden önemli? Neden kendinizi bu kadar önemsiyorsunuz ki?”
diyebilme lüksüne sahibim J
Duygusal dalgalarım yine iniş
yaşayacak, melankoli zamanlarım yine olacak… Bunları yadsımak gibi bir durumum
olamaz. Artık onların neden olduğunu biliyorum ve neden yaşamam gerektiğini de...
onlar bana hayatta ne istediğimi ya da neyi değiştirmem gerektiğini
gösteren yol işaretleri… Hayatımın sonuna kadar benimle birlikteler, bana engel
olarak değil yol gösterici olarak… Çok şükür artık işaretleri okumayı biliyorum…
Geçenlerde bir danışanıma
haritasını anlattığımda “çok zor bir haritam var” dedi. Zor olan harita da yok,
iyi ya da kötü de yok… Herkes bu dünyada yapması gereken şeyi gerçekleştirmek
için gerekli donanımla doğmuş durumda; doğru kullanmak ya da kullanmamak
kişinin tercihi, özgür irade durumu…
Süreç zor mu? Aslında hiç zor
değil ve çok da keyifli.. Geçmişte yaşadığınız her şeyi sıfırlıyorsunuz çünkü
anlamlandırabiliyorsunuz ve yük olarak taşımanıza gerek kalmıyor… İnsanları
tanıyorsunuz, onları olduğu gibi kabul ediyorsunuz ve size uygun olmayanları
hayatınızda tutmak için anlamsız bir mücadele içine girmiyorsunuz… Yaraları
kanatıp kanatıp durmuyorsunuz… Sevgiye, kabul edilmeye, onaylanmaya, dikkat
çekmeye olan ihtiyacınız kalmıyor… Onların peşinde koşturmak ve karanlık içinde
yaşamak yerine yeni amaçlar, istekler ve deneyimler için heyecan duyarak
geçiyor… Keyifli, neşeli ve korkusuzca…
Bu sürecin tamamlanmasına
yaklaşırken ilk başta şüpheye düştüm “acaba yuvaya dönebilecek miyim? Ya
çok hatalar yaptıysam ve farkında olmadan süreci ihmal ettiysem” diye ama bu şüphe
de sadece bir zihin oyunu. Bunun gerçekleştiğini de yuvada olduğumu da kimse söyleyemez.
Bunu yapabilecek tek kişi var o da BENİM… Zihin devreye girip beni bu gerçekten
uzaklaştırmaya çalışsa da onun oyunlarına karşı her daim tetikteyim… Çirkin
Yeşil Canavar sürekli yakınımda olacaksın, pusuda bekleyeceksin ama ben de her
zaman senin farkına varacağım…
Benim için deneyim bitmedi,
öğreneceğim, yaşayacağım daha çok şey var… Yeni deneyimler, yeni öğrenilecek
dersler… tek fark artık bütün bu deneyimleri kendim olarak edineceğim. Eskisi
gibi çukurun içinde patinaj yaparak tekrar tekrar aynı çukurun içinde dönüp
durmayacağım… Ben artık Ben Oldum…
Beni eskiden tanıyanlar,
yıllardır görmediklerim artık yeni birisi ile tanışıyorsunuz…
Merhaba ben 3/5 Duygusal Manifestör Ebru ARSLAN…
İletişim için: arslaneb@gmail.com