9 Şubat 2016 Salı

Sahi sizin dersiniz neydi?


Dünyaya gelirken bazı konularda bilgelik kazanmak için geliriz. Onlar bizim hassas noktalarımız, nefsimizin bizi sürekli yokladığı ve öz halimizden uzaklaştırdığı alanlardır, derslerdir. Bilge olmadan önce dersleri alıyoruz, bir sürü yanlışlar yapıyoruz, en kötü kararlarımız bu hassas noktalar kaynaklı oluyor.  Hepsi aslında birer sınav; her yanlış karar, her yanlış davranış biz de daha derin etkilere neden oluyor. Ne zamanki o konuyu aşıp perde aralandığında, tüm zihin oyunlarını gördüğümüzde artık bilgelik kazanıyoruz… 

Human Design hakkında bilgisi olanlar daha iyi anlayacaktır ama basitçe anlatırsam eğer; vücut haritasında sakral merkezi tanımsız olanların “yeter, yeterli ne demek?” ve “sınır koymak” konusunda bilgelik kazanmak için gelmişlerdir. Tanımsız olan merkez her zaman aktif olarak çalışmamaktadır ancak koşullandırmalar altındayken çalışmaktadır, zihin bu konuda kendini eksik görüp bu açıklığı kapatmak için yanlış kararlar aldırır, kişiye hükmetmeye çalışır. Sakral merkezi en büyük enerji üretim merkezidir ve tanımsız olduğunda o enerjiyi kişi kendisi üretmez ve sistemi de bu enerjiye uygun değildir. Eğer tanımsız sakralı olan kişi bu konuda bilinçsizse kendisini koşullandırma altında çok enerjik hissedip, aralıksız çalışmaya devam edebilir; yeterlinin ne demek olduğunu bilmediğinden yorgunluğa meydan okumaya çalışabilir. Onda olmayan sadece ödünç aldığı aşırı pompalanan enerjiyi sistemi tolere edemeyeceğinden bir süre sonra sinir bozukluğu yaşayabilir ya da hasta olabilir. Sınır koyamadığı için çok hevesli olabilir ve hayır diyemeyebilir. Bu kişilerin bilgeliği, dinlenmeyi bilmeleri ve enerjilerini ne için kullanacaklarını iyi seçmeleridir.

Benim vücut haritamda da sakral merkezi tanımsız, hatta tamamen açıktır.    Evdeki ayak işlerini yapıyor olmak ya da çalışma saatlerini sınırlayamamak eskiden büyük sorunumdu. “yeterli” ile ilgili koşullandırmam üzerine yıllardır çalışıyorum ve benim zaafım olduğunu bildiğimden daha özenli hareket ediyorum. 

Sınır koyma konusundaki hatalarımla da teker teker yüzleştim. Bir Manifestör olarak girişimci ve gerçekleştirici özelliklerim çocukluk yıllarımdan itibaren çevrem ve dış koşullar nedeniyle baskılandığından, kendimi korumak için pasifleşmeyi seçmiş ve kendimi ileri gitmemek, girişimde bulunmamak için sınırlar çizmişim. İçim kıpır kıpır olsa da, can atsam da bazı şeyleri yapmak için beni frenleyen bir mekanizma sürekli aktifti, zihnim… Bir Manifestörün en son isteyeceği şey kontrol edilmek ve işine karışılmasıdır. Başkalarının karışmasındansa, yapmamayı tercih etmişim. Aslında sınır koymak: istediğin bir şeyi yapmayarak başkalarının sana karışmamasını sağlamak değil; istediğin şeyi yaparken kimseyi sana karışacak kadar kendine yaklaştırmamak ya da istemediğin şey için “hayır” diyebilmektir. İşte bunu öğrendim artık J

Profili 3/5 olan bir Manifestör için bu ne demek bilemezsiniz, her halde dünyadaki en girişimci birleşime sahip bir insanın sadece beklemesi ve durması… hayat gerçekten çok komik.

Sakral merkezinin tamamen açık olması bu konularda zihin oyunlarına neden olurken, bazı ünlü sakralı tamamen açık olan Osho, Krishnamurti ve Ra Uru Hu gibi “biz kimiz, neden varız” gibi sorulara ve OL’manın ne demek olduğu ile ilgili öngörüler de verir. İyi ve kötü göreceli kavramlar olup, aslında hep bir aradadırlar.

Bu bir örnek, bu konu da birçok insanın sorunu olmayabilir ya da sorunmuş gibi görmeyebilir ama benim için önemli, çünkü bilgelik kazanacağım hayat derslerimden biri, ayrıca beni baya zorladı da. İnsanlığın %70’inde öz değer ya da irade konusunda açıklıkları varken, bense bu konuda rahatım…

Demek istediğim şu ki: her yerden bilgi akışı var, farklı farklı yöntemler var ama herkesin dersi farklı. Motivasyon eğitimleri ya da seminerleri çoğu kişi için işe yaramayacakken, o eğitimden bu eğitime koşuşturmaları çok anlamsızdır. Güçlü bir benlik duygusu olanların da egolarını sağlıklı kullanmayı öğrenmek yerine onu baskılamaya çalışması da çok anlamsızdır, işe yaramaz hatta geri teper.

İlk önce hayat dersinin ne olduğunu öğrenmek ve sonra o derse çalışmak hayatı kolaylaştıracaktır.

Sınav matematiktenken, tarih çalışmak bizim yaptığımız en büyük hata ve zaman kaybıdır…  

İletişim için: arslaneb@gmail.com