Üniversitenin ilk yılında, Kasım
1998’de, Pazar akşamı Ankara’dan İstanbul'a dönerken bir paket sigara almıştım.
Sigarayı açmadım, çantamda öylece durdu. Perşembe olmuştu, ertesi günkü sınav
için çalışıyordum ama hiçbir şey anlamıyordum, aklımı bir türlü veremiyordum. Biraz
durdum öylece sonra büyük bir öfkeyle gittim ve sigarayı aldım… Yaklaşık 3
saatte bütün paketi bitirdim. Yurdun etüdü duman altı olmuştu. (yurttaki etüt
bana tahsil edilmiş gibiydi benden başka kimse kullanmazdı)
Öncesinde bir iki denemem olsa da,
sigara içmek için fırsat kollayan biri değildim, öyle bir niyetimde yoktu. Günde bir paket sigara ile başlamış oldum, günde
bir paketle üniversite yıllarım geçti, iş hayatında ise iki pakete doğru
artmaya başladı…
Yanlış hatırlamıyorsam Ocak 2010’da
sigaraya büyük bir zam gelmişti, hesap yapmıştım sigaraya harcadığım para ile
araba alabiliyormuşum. Ben ne yapıyorum böyle diye düşünmeye başladım… Etkisi sadece
bir saat sürdü…
Sabahları artık öksürerek uyanıyordum,
rahatsızlıklar başlamıştı… Bir gün 60 yaşlarında hiç tanımadığım bir teyzeyle
yolda karşılaştık “kızım sağlığına zararlı içme” diye bana öğüt verdiğinde çok
öfkelendiğimi ve hatta birazda çıkıştığımı hatırlıyorum…
Hiç mi hiç niyetim yoktu
bırakmaya, hani istemiyorum seni ama kopamıyorum durumu da değildi benimki,
hayattaki tek keyfim neden bırakayım modundaydım… Ta ki sigara içme yasağı kapalı
alanlar için uygulanmaya başlayıncaya kadar...
Artık yapılacak aktivitelerde
sigara içme durumuna göre hareket eder hale gelmiştim. Bir mekana gidilecektir
sigara nerede içiliyor diye araştırılır, bir arkadaşa gidilecekse evinde içiriyor
mu diye önceden bilgi alınırdı ve karar ona göre verilirdi. Bir telaş durumu
olurdu. İçemediğim zamanlar gereksiz gerilmeler olur ve özgürlüğümün
kısıtlandığını düşünürdüm…
Zamanla, yasaktan önce bile özgürlüğümü
kısıtlayanın koşullar değil de sigara olduğunu görmeye başladım. Kendi dönüşüm
sürecimin ilk yılındaydım ve üzerimdeki ağırlıklardan kurtulma sürecine
çoktan girmiştim ve sigara artık ciddi anlamda ben buradayım demeye başlamıştı… İş yerinde mola verip soğukta sigara içmek dokunmaya başlamıştı, iş çıkışı arkadaşlarla
bir yere gidildiğinde titreyerek sigara içmek dokunmaya başlamıştı, önemli bir
yerde sigara içmek için bahaneler aramak ya da bütün muhabbeti bırakıp dışarı
çıkmak beni germeye başlamıştı… Özgürlük için sirenler çalmaya başlamıştı…
Bu durum kelimelerle yeterince ifade
edilemiyor. Sizi rahatlattığına inandığınız şey aslında en rahatsız eden şey
haline gelmiş oluveriyor ve siz fark etmiyorsunuz… kokusu, parası, sağlığa
zararı, zaman kaybı, diğer her şeyi önemsiz hale getirdiğini bile fark etmiyoruz… hayatımızın kuşatılmasından sıkılsak da
hiçbir şey de yapmıyor, kabul dahi etmiyoruz…
Nisan ayında rüyamda babamı
gördüm… çok güzel ve çok gerçek gibi olan bir rüyaydı… bir kaç gün etkisinde
kaldım ve geçmişe bir yolculuk yaptım…
Ben üniversiteye başlamadan bir
hafta önce babama kanser teşhisi konulmuştu ve Ankara’da tedavisi başlamıştı.
Ben İstanbul’da okuyordum ve her hafta sonu Ankara’ya babamın yanına
gidiyordum… Bu durumu yaşıma ve şartlarıma göre çok güzel kabul edebilmiş gibi
gözüksem de içimde büyük bir isyan vardı. Bunun tanrıya “neden benim babam! neden şimdi! hadi ben de
içiyorum ne olacak bakalım!” şeklinde bir isyanla başladığını fark ettim… O
sigarayı alışım, içmek için dört gün beklemem ve artık ders çalışmaya çalışırken
aklımı verememem… o paketi almaya giderken ki öfkem, isyanım, çaresizliğim,
yalnızlığım her şey birden farklı gözükmeye başladı…
Hayata bakışımın değiştiği, kime
neye isyan ediyorsun diye sorgulandığı bir dönemdeki farkındalık, bana bunun ne
kadar anlamsız olduğunu gösterdi. İşin ilginç
yanı sigara içmeye neden başladığımı, isyanın başlangıcını bile çoktan unutmuşum…
Birkaç gün düşündüm ve 7 Mayısta
babamın ölüm yıl dönümünde sigarayı bırakma kararı verdim. O güne kadar normal
şekilde içmeye devam ettim, ne azalttım ne de artırdım… 6 Mayıs gecesi yatmadan
önce son sigaramı içerken sigara ile konuştum ve ona teşekkür ettim. 1998-2010
yıllarında en büyük destekçim olduğu, iyi ve kötü her anımda yanımda olduğu
için teşekkür ettim. Onu sevdiğimi ama artık yoluma onsuz devam etmek
istediğimi söyledim… Ciddi ciddi veda
konuşması yaptım.
Bugün 7 Mayıs 2016, üzerinden 6
geçti ve hiçbir zorluk geçirmeden atlattım sigarayı bırakma sürecini… Ben
sigarayı hala severim. Onun içinde tekrar başlamaya yönelik hiçbir harekete
girmedim, şartları zorlamadım.
Sigara ya da diğer bağımlılıklar için parasıymış, sağlığa zararlıymış
gibi şeyleri bahane edip bırakmaya çalışmanın, zorla bıraktırmaya çalıştırmanın
çok fazla anlamı yoktur. Çünkü zaten bunların önemi olmadığı için o aşamaya, bağımlılık
aşamasına kadar gelinmiştir. Tüm bunlardan daha etkili olan “asıl nedeni”
vardır, gerçek çözüm onu bulup, onu aşmaktadır…
Nefret ettiğiniz şeyden asla kopamazsınız bağımlılıklarınız ne kadar
size zarar veriyor olsa da onun yüzünden diyerek kötülemek ona daha çok
çekilmenize neden olur… Bağımlılığı yapan o değil bizleriz. Suç onda değil
bizde. Kendi ellerimizle hayatımızı onun insafına bırakıyoruz… Teşekkür edip,
hatta minnet gösterip ayrılmak en acısız ve en kolay yoludur…
İstemediğiniz bir şeyi devam ettirdiğinizde, hayatın sizi zorla
ayırması bağımlılığınızı daha da sağlamlaştırır, acısı daha derinlere iner… Hayat
sizi ayrılığa zorunlu kılmadan önce neden kendinizden kaçmak istiyorsunuz,
neden sığınak arıyorsunuz onu bulmaya çalışın… Kendinizden kaçmak değil,
kendinize dönmek asıl çözüm… Siz orada olmadan, gerçek iradeniz olmadan olmaz
ki…
İster yemek olsun, ister sigara,
ister uyuşturucu, isterse bir insan olsun her türlü bağımlılık kötüdür…
kendinden vazgeçip onun için yaşamaya başlamak, kendinden uzaklaşıp bu bağımlı
olduğun şey için her şeyi göze almak ve geri kalanları hiçe saymak…
Bağımlılıklarımız kendi kalemize attığımız gol gibidir, kale bizim ama topu
atan da biziz…
Haritama göre bağımlılıklara eğilimli
birisi olarak söylüyorum, bu durumu düzenleyebiliyorsunuz. Ben böyleyim demekle
bu olaydan sıyrılamıyorsunuz; düzenlemek ve doğru kullanmak bizlerin
görevi, geçmesi gereken hayat dersleri…
Dersi geçme zamanı gelmedi mi
hala…
İletişim için: arslaneb@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder