7 Mayıs 2016 Cumartesi

Bağımlılıklarımız: Kendi kalemize attığımız goller


Üniversitenin ilk yılında, Kasım 1998’de, Pazar akşamı Ankara’dan İstanbul'a dönerken bir paket sigara almıştım. Sigarayı açmadım, çantamda öylece durdu. Perşembe olmuştu, ertesi günkü sınav için çalışıyordum ama hiçbir şey anlamıyordum, aklımı bir türlü veremiyordum. Biraz durdum öylece sonra büyük bir öfkeyle gittim ve sigarayı aldım… Yaklaşık 3 saatte bütün paketi bitirdim. Yurdun etüdü duman altı olmuştu. (yurttaki etüt bana tahsil edilmiş gibiydi benden başka kimse kullanmazdı)

Öncesinde bir iki denemem olsa da, sigara içmek için fırsat kollayan biri değildim, öyle bir niyetimde yoktu.  Günde bir paket sigara ile başlamış oldum, günde bir paketle üniversite yıllarım geçti, iş hayatında ise iki pakete doğru artmaya başladı…

Yanlış hatırlamıyorsam Ocak 2010’da sigaraya büyük bir zam gelmişti, hesap yapmıştım sigaraya harcadığım para ile araba alabiliyormuşum. Ben ne yapıyorum böyle diye düşünmeye başladım… Etkisi sadece bir saat sürdü…

Sabahları artık öksürerek uyanıyordum, rahatsızlıklar başlamıştı… Bir gün 60 yaşlarında hiç tanımadığım bir teyzeyle yolda karşılaştık “kızım sağlığına zararlı içme” diye bana öğüt verdiğinde çok öfkelendiğimi ve hatta birazda çıkıştığımı hatırlıyorum…

Hiç mi hiç niyetim yoktu bırakmaya, hani istemiyorum seni ama kopamıyorum durumu da değildi benimki, hayattaki tek keyfim neden bırakayım modundaydım… Ta ki sigara içme yasağı kapalı alanlar için uygulanmaya başlayıncaya kadar...

Artık yapılacak aktivitelerde sigara içme durumuna göre hareket eder hale gelmiştim. Bir mekana gidilecektir sigara nerede içiliyor diye araştırılır, bir arkadaşa gidilecekse evinde içiriyor mu diye önceden bilgi alınırdı ve karar ona göre verilirdi. Bir telaş durumu olurdu. İçemediğim zamanlar gereksiz gerilmeler olur ve özgürlüğümün kısıtlandığını düşünürdüm…

Zamanla, yasaktan önce bile özgürlüğümü kısıtlayanın koşullar değil de sigara olduğunu görmeye başladım. Kendi dönüşüm sürecimin ilk yılındaydım ve üzerimdeki ağırlıklardan kurtulma sürecine çoktan girmiştim ve sigara artık ciddi anlamda ben buradayım demeye başlamıştı… İş yerinde mola verip soğukta sigara içmek dokunmaya başlamıştı, iş çıkışı arkadaşlarla bir yere gidildiğinde titreyerek sigara içmek dokunmaya başlamıştı, önemli bir yerde sigara içmek için bahaneler aramak ya da bütün muhabbeti bırakıp dışarı çıkmak beni germeye başlamıştı… Özgürlük için sirenler çalmaya başlamıştı…

Bu durum kelimelerle yeterince ifade edilemiyor. Sizi rahatlattığına inandığınız şey aslında en rahatsız eden şey haline gelmiş oluveriyor ve siz fark etmiyorsunuz… kokusu, parası, sağlığa zararı, zaman kaybı, diğer her şeyi önemsiz hale getirdiğini bile fark etmiyoruz… hayatımızın kuşatılmasından sıkılsak da hiçbir şey de yapmıyor, kabul dahi etmiyoruz…

Nisan ayında rüyamda babamı gördüm… çok güzel ve çok gerçek gibi olan bir rüyaydı… bir kaç gün etkisinde kaldım ve geçmişe bir yolculuk yaptım…

Ben üniversiteye başlamadan bir hafta önce babama kanser teşhisi konulmuştu ve Ankara’da tedavisi başlamıştı. Ben İstanbul’da okuyordum ve her hafta sonu Ankara’ya babamın yanına gidiyordum… Bu durumu yaşıma ve şartlarıma göre çok güzel kabul edebilmiş gibi gözüksem de içimde büyük bir isyan vardı. Bunun tanrıya  “neden benim babam! neden şimdi! hadi ben de içiyorum ne olacak bakalım!” şeklinde bir isyanla başladığını fark ettim… O sigarayı alışım, içmek için dört gün beklemem ve artık ders çalışmaya çalışırken aklımı verememem… o paketi almaya giderken ki öfkem, isyanım, çaresizliğim, yalnızlığım her şey birden farklı gözükmeye başladı…

Hayata bakışımın değiştiği, kime neye isyan ediyorsun diye sorgulandığı bir dönemdeki farkındalık, bana bunun ne kadar anlamsız olduğunu gösterdi.  İşin ilginç yanı sigara içmeye neden başladığımı, isyanın başlangıcını bile çoktan unutmuşum…

Birkaç gün düşündüm ve 7 Mayısta babamın ölüm yıl dönümünde sigarayı bırakma kararı verdim. O güne kadar normal şekilde içmeye devam ettim, ne azalttım ne de artırdım… 6 Mayıs gecesi yatmadan önce son sigaramı içerken sigara ile konuştum ve ona teşekkür ettim. 1998-2010 yıllarında en büyük destekçim olduğu, iyi ve kötü her anımda yanımda olduğu için teşekkür ettim. Onu sevdiğimi ama artık yoluma onsuz devam etmek istediğimi söyledim…  Ciddi ciddi veda konuşması yaptım.

Bugün 7 Mayıs 2016, üzerinden 6 geçti ve hiçbir zorluk geçirmeden atlattım sigarayı bırakma sürecini… Ben sigarayı hala severim. Onun içinde tekrar başlamaya yönelik hiçbir harekete girmedim, şartları zorlamadım.

Sigara ya da diğer bağımlılıklar için parasıymış, sağlığa zararlıymış gibi şeyleri bahane edip bırakmaya çalışmanın, zorla bıraktırmaya çalıştırmanın çok fazla anlamı yoktur. Çünkü zaten bunların önemi olmadığı için o aşamaya, bağımlılık aşamasına kadar gelinmiştir. Tüm bunlardan daha etkili olan “asıl nedeni” vardır, gerçek çözüm onu bulup, onu aşmaktadır…

Nefret ettiğiniz şeyden asla kopamazsınız bağımlılıklarınız ne kadar size zarar veriyor olsa da onun yüzünden diyerek kötülemek ona daha çok çekilmenize neden olur… Bağımlılığı yapan o değil bizleriz. Suç onda değil bizde. Kendi ellerimizle hayatımızı onun insafına bırakıyoruz… Teşekkür edip, hatta minnet gösterip ayrılmak en acısız ve en kolay yoludur…

İstemediğiniz bir şeyi devam ettirdiğinizde, hayatın sizi zorla ayırması bağımlılığınızı daha da sağlamlaştırır, acısı daha derinlere iner… Hayat sizi ayrılığa zorunlu kılmadan önce neden kendinizden kaçmak istiyorsunuz, neden sığınak arıyorsunuz onu bulmaya çalışın… Kendinizden kaçmak değil, kendinize dönmek asıl çözüm… Siz orada olmadan, gerçek iradeniz olmadan olmaz ki…

İster yemek olsun, ister sigara, ister uyuşturucu, isterse bir insan olsun her türlü bağımlılık kötüdür… kendinden vazgeçip onun için yaşamaya başlamak, kendinden uzaklaşıp bu bağımlı olduğun şey için her şeyi göze almak ve geri kalanları hiçe saymak… Bağımlılıklarımız kendi kalemize attığımız gol gibidir, kale bizim ama topu atan da biziz…

Haritama göre bağımlılıklara eğilimli birisi olarak söylüyorum, bu durumu düzenleyebiliyorsunuz. Ben böyleyim demekle bu olaydan sıyrılamıyorsunuz; düzenlemek ve doğru kullanmak bizlerin görevi,  geçmesi gereken hayat dersleri…

Dersi geçme zamanı gelmedi mi hala…

İletişim için: arslaneb@gmail.com


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder