Şöyle bir çevremize baktığımızda
insanların büyük çoğunluğunun hayatlarında değişim istediklerini görüyoruz. Değişim
çok göreceli bir kavramdır ve herkesin söylemindeki amacı farklıdır, aslında
üzerinde ciddi şekilde düşünülmesi gereken bir konu. Gerçekten değişimden
kastınız ne?
Hayatından sıkılıp artık değişim
isteyenler temelde üç gruba ayrılırlar.
Birinci grup, en basit değişimi isteyenlerdir. Değişim derken hayatı
renklendirmek, biraz hareketlendirmek, rutinleri kırmaktır kasıtları… Ev-iş
arasında gidip gelmekten, çocuklarla ilgilenmekten kendine hiç vakit ayırmadığı
gibi konulardan yakınan kesimdir. Değişim için hafta sonları bir grupla tatile giderler ya da iş çıkışı etkinliklere katılmaya başlarlar. Rutinden
sıkılıp değişiklik isteyenlerin artık nur topu gibi yeni rutinleri oluşmuştur… Rutinler
kırılır ama yerine hemen başka rutinler oluşur. Birkaç ay sonra tekrar değişim
istiyorum demeye başlayacaklardır. Bir sonra ki aşamalarında evlenmeye ya da
boşanmaya karar verirler, iş değiştirirler, şehir değiştirirler. Bu grup genellikle
değişim istiyorum der aslında değişimden en çok korkandır. Bütün bu
değişimleri de artık zorunlu hale geldiği ve biraz nefes almak için yaparlar ya
da yapmak zorunda bırakılırlar…
İkinci grup ise değişimin sadece yüzeysel olamayacağını, kendisinin
de değişmesi gerektiğini fark edenlerden oluşur. Bu grup kişisel ve ruhsal
gelişim ile ilgili bir sürü yayın takip ederler, kitaplar okurlar, astroloji
ile ilgilenirler, yoga, meditasyon, nefes her türlü şeyi denemeye ve eğitimler
alıp kendilerini değiştirmeye çalışırlar. Hayattan keyif almak için
kendilerinin değişmesi ve bakış açılarının değişmesi gerektiğini bilirler, bunu
kabullenmişlerdir ama bunu içselleştiremezler. Yapılan şeyler, alınan eğitimler
sadece sosyal aktivite boyutunda kalmıştır… Her şeyi denedikleri için neye kime
inanacaklarını da bir süre sonra bilemezler. Sonuçta çok fazla bilgi vardır
ortada ama uygulamaya geçirilemeyen, kullanılamayan bilgi yığını altında
ezilirler… Hayatları değişmiş midir? Biraz ama asıl istenileni yapacak cesareti
onlar da gösteremezler. Zihinleri ile mücadeleden kaçarlar, sadece görünüşte
değişim olur, her an eski hale dönme tehlikeleri vardır.
Üçüncü grup değişimin kendisinde olacağını bilir ve aldığı bilgiyi uygular,
hayatının içine sokar, gerekirse canının yanacağını bilerek atlar mücadelenin
içine. Başta zorlanır ama pes etmez bir süre sonra görür ki artık geçmişi ile
barışmıştır, kendini affetmeye başlamıştır, geçmiş hafiflerken bu geleceğine de
yansımıştır. Kendine olan inancı artmış, evrenin onun için nasıl çalıştığını
fark etmeye başlamıştır. Ona anlatılan şeylerden, dinlediği seminerlerden,
okuduğu kitaplardan kendisi için en doğru bilgiyi seçebilmeye başlamıştır… Gitgide
yuva sıcaklığına, yaşam coşkusuna kavuşuyorlardır. Aslında benim Dönüşüm Başlasın derken kast ettiğim Dönüşüm bu oluyor… Sıradan değişimden çok daha
öte bir durumdur…
İlk iki grup için dışarısı hala
çok önemlidir, kişinin kendisinden önce gelir. Dünyanın dayattığı her şeye
boyun eğerler, bunun dışına çıkabilmenin mümkün olmadığına inanırlar… Onun için
değişim sadece belirli bir miktarda kalır. Zihin, çevresine bir duvar örmüştür
ve o duvarın içinde değişebildiği kadarı ile yetinir… Hayatı yaşamaktan
bahsederler ama yaşamazlar sadece tüketirler...
Alınan bilgiler kullanılmadıktan sonra hiçbir işe
yaramaz… Krishnamurti diyor ki :“Yalnızca konuşmalarımı
dinlemeniz hiçbir işe yaramayacak, size bilgelik kazandırmayacaktır. Size
bilgelik bahşedecek olan eylemde bulunmaktır. Bilgelik; ansiklopedi ya da
felsefe okuyarak kazanılacak bir şey değildir… Bu bir oyalanma değil midir?
Bu bir enerji israfı değil midir? Sizi hayatın coşkusuna yönlendirecek olan
konuşmalarımı dinlemek ya da söylediklerimi okumak değil; engellerinizin
farkına varıp eylemde bulunmaktır.”
Bu sözler ikinci grup yani bilginin peşinde koşup
orada bırakanlar içindir. Ruhsal kitapları okuyup, derleyip hatta başkalarına
bu konuda bilgi verebilecek kadar bilgi sahibi oldunuz… Hayatınızda bunu hiç
uygulayabildiniz mi? Kaç kere yapabildiniz? Konuşmalarınızda koşulsuz sevgiden,
5. boyuttan, meleklerden, kendin olmaktan, egodan, teslimiyetten, affetmekten,
geçmiş yaşamlardan bahsediyorsunuz, bir sürü bilgi var elinizde, birçok kişiden
daha çok evrenin çalışması ile ilgili bilgiye sahipsiniz, teknik bilgi deposu
haline geldiniz, sertifikalarınız duvarlara sığmaz hale geldi... Peki,
yerinizde saydığınızın, sadece oyalandığınızın farkında mısınız?
Dünya öyle bir hal aldı ki insanların artık
farkındalıkları o kadar artmaya başladı ki sadece yüzeysel değişimler kimseye
yetmiyor, daha fazlasını istiyor, yolu bir şekilde bu bilgilerle kesişiyor. Bir
yandan da dünya ile öyle özdeşleştiler ki bu bilgileri uygulamaya cesaret
edemiyorlar. Zihin bir şekilde geriye çekiyor onları, bilgiye boğuyor ve evet
bak değişiyoruz diyerek sakinleştiriyor… zihin ve oyunları…
Çok istediğiniz bir şey gerçekleştiğinde
hayatınızın değiştiğini mi düşünüyorsunuz? Hani o çok istediğiniz terfiyi
aldığınızda her şey değişmiş mi oluyor, çok istediğiniz bebeğinizi kucağınıza
aldığınızda ya da o evde yaşamaya başlayınca tüm sorunlar bitmiş mi oluyor… Sadece
bu gibi istek ve özlemlerle bu yola girenler bile öğrenmişlerdir ki biz
değişmeden hayat değişmez. Bunlar kısa süreli rahatlama ve mutluluktur… Gün
geçtikçe üzerinizdeki yapmak isteyip de yapamadıklarınızın ağırlığı daha da
birikmeden, yük olmadan yolunuza devam edin, zihnin ötesine geçmeye başlayın… Sizin için de değişim artık dönüşüm olsun …
İletişim için: arslaneb@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder