Bazen güveni bilgide ararız ve
sürekli araştırma halinde kendimizi kaybederiz; bazen davranışta ararız ve
insanların önüne yem atıp nasıl davranacaklar diye test ederiz; bazen falcıya
gideriz gelecekte neler olacak diye öğrenmek isteriz, bazen de birine sırtımızı
dayayarak güven duygusuna sahip olmaya çalışırız…
Özellikle bugünlerde daha çok
güvende olma ihtiyacı içindeyiz; güvenliğimizden ve geleceğimizden şüpheliyiz. Evet,
süreç hiç iç açıcı değil, öngördüğümüz, korktuğumuz şeyler teker teker gerçekleşiyor, daha neler olabilir diye de endişe içinde yaşıyoruz…
Korku ile yaptığımız her girişim korkunun
daha da büyümesine, yayılmasına neden olur… Kapandan kaçmak için uğraşır dururuz,
sürekli duvara toslar tekrar dener, kendimizi daha da kaybeder tekrar tekrar deneriz.
En sonunda kapı açıldığında ya da fırsat karşımıza geldiğinde ise yorgunluktan
kımıldayamaz hale geliriz, artık inanmayız kurtulacağımıza da… Bu süreçte sakin kalmış
olan ise orada durur, gözlemler, alternatifleri düşünür ama henüz harekete
geçmez, doğru zamanı bekler. O doğru zaman geldiğinde ise bütün içsel
hazırlıkları tamam olduğundan zorlanmadan oradan çıkar…
Bu sadece fiziksel tutsak olmanın değil, korkulardan ve zihinsel endişelerden de kurtulmanın
yoludur… ne kadar korkarsanız, ne kadar uğraşırsanız o kadar batarsınız…
Bilinmeyenden korkuyoruz; “Ne olacak acaba? Üstesinden gelebilecek miyiz?" ya da "Sonunda ne olacağını bilirsem rahat olurum. Ne kadar süreceğini bilsem o bana
yeter” gibi bir sürü söylem vardır,
sürece güvenmeyen ya da rahat olmak için sonucunu bilmek gerektiğine inanan… Peki,
sonucu biliyorsun diyelim sana bu sonucun ne getireceğinden tam olarak emin
misin? İstediğin şeyin sana iki ay sonra olacağı söylendi kesin bilgi verildi
ve iki ayın sonunda da sana verilen bilgi gerçekleştiğinde senin istediğin
şeyin iyi, güvenli, garanti olduğuna ne kadar güveneceksin…
Korku ve korkuyla hareket etmek sürekli
devam eden bir döngüdür. Bu döngüyü kırmanın tek yolu sakin olup merkezde
kalmak, kendine ve evrensel düzene güvenmektir…
Bilinmeyen bir sürecin içindeyken kendi
merkezimizde olmak, en iyi yolu görebilecek kadar sakin kalabilmemizi sağlar…
Fırtınanın sizi nereye savuracağını hiçbir zaman bilemezsiniz ama en sakin, en
güvenilir yeri olan merkezinde kalırsanız en az hasarı alırsınız… Bizim fırtınalarımız korkularımızdır ve en sakin yeri başkasının sunduğu değildir, kendi
merkezimizdir…
Evrensel düzen bize hiçbir şeyin
göründüğü gibi olmayabileceğini gösterir. Her şerde bir hayır vardır der. Bilinmeyenin
içinde istediğimizden daha güzel sürprizler gizli olabilir, olmayabilir de
ama hayat öyle bir şey ki bize doğru zamanda doğru hareketi yaptıracak çözümü
önümüze getirecektir… Bizim için en iyisini bize sunacağına güvenmek onu
görmenizi sağlayacaktır. İnanmadan göremezsiniz…
Sürecin ilerlemesini gözlemlerken
kendimizi bilmek ve güvenmek de önemlidir. “evet, benim bir hayat yolum var ve
ben onda nasıl ilerleyeceğimi biliyorum. Şu an çözüm gözükmüyorsa oluşuyordur ve ben onu doğru zamanda görebileceğim” diyebilmektir…
Hayatınızda kaç kere yaşadığınız
kötü bir olaydan dolayı şükrettiniz? Kaç kere ondan ders almayı başardığınız,
bunu yaşadığınız ve daha fazla aynı şeyleri yaşamak zorunda kalmadığınız için
şükrettiniz?
Merkür gerilemesinden kaç kere
şikayetçi olmadınız? Onun getirdiklerini görmek için sabırla beklediniz…
Kaç kere hayırlısı olsun dedikten
sonra istemediğiniz olduğunda hayıflanmadan kalabildiniz?
Güveni hep dışarıda ararız. Bizler gibi bir insandan medet umarız, onun
desteği ile her şeyin değişeceğine güvenmek isteriz, sığınırız ama genellikle
bulamayız çünkü güven dışarıdan verilemez… Kendimiz olmamız gerektiğini öğrenmeliyiz ve kendimize güvenmeyi öğrenmeliyiz. Dışarıda ne
olursa olsun, dışarısı ne kadar güvenli gibi gözükürse gözüksün, güven duygusu
içeriden gelir… En karanlık günde bile sağduyusunu kaybetmeyenler, kargaşaya
kapılmayanlar, endişesi olmayanlar kendisi olanlardır, öze ulaşmış ve özle
hareket edenlerdir…
Farklı bir şeyler oluyor diye
korkmamıza gerek yok. Neden böyle oldu, kim yaptı, amacı neydi, neden bana yaptı?
diye düşünürken onların istediği geleceği düşünmeye başlıyoruz, kendi hayalimizden, huzurumuzdan vazgeçiyoruz ve korkularımızı teker teker inşa ediyoruz. Neden
olayların yönünün amacının ve sonuçlarının görünenden bambaşka olabileceğini
göremiyoruz. Korkarak düşünmek, acabalara dalmak, kime güveneceğini sorgulamak
bazen size de çok anlamsız gözükmüyor mu? O zaman insanların neden bu şekilde
davrandığını düşünmekten çok, biz nasıl bir sonuç istiyoruz ona karar vermeliyiz. Diğerlerinin
yaptıklarının ya da dış koşulların bizim yolumuzu belirlemesine izin vermeyelim.
Korkup korkmamak bizim elimizde. Dış tehditler bize açık noktalarımızı gösterir,
kaçmak yerine onları kabul edip kapatalım. Bir sonraki tehditte yaralarımıza ulaşmak
isteseler de artık olmayan yaralara ulaşamazlar…
Koşullar aynı olsa da
hayatımızdaki güveni ve huzuru bizim duruşumuz belirler... o zaman kendimize ve
geleceğimize güvenmeyi seçelim…
İletişim için: arslaneb@gmail.com