24 Ağustos 2016 Çarşamba

Geçmişe Takılıp Düşmek


Dün sabah yürüyüş yaparken bir reklam çekimi ile karşılaştım. Henüz set kuruluyordu ve mağazanın dışında bazı düzenlemeler yapıyorlardı. Yanlarından geçip yolumda ilerlerken setteki bir şey dikkatimi çekti ve başımı çevirip bakarken birden kendimi havada uçarken buldum…  Bir yandan geriye bakıp diğer yandan yürümeye çalışırken ayağıma takılan taş yüzünden biraz havalandım ve yere iniş yaptım. Eve döndüğümde uçabiliyormuşum diye kendimle dalga geçsem de gerçekten çok güzel ve acı verici bir deneyimdi…

Son günlerde hayatımla ilgili değişen isteklerim, alınan kararlarım olmasına rağmen bir şeyler beni eski günlerin içine doğru çekmeye başlamıştı… Bununla mücadele halinde geçen durağan ama sarsıcı günlerin ardından ilahi bir güç bana geleceğe doğru hareket ederken geçmişine dönüp bakarsan ne ileri gidebilirsin ne de geriye dönebilirsin, düşersin uyarısını yapıyordu…

Ayağa kalkıp ilk şoku atlattıktan sonra "teşekkürler dersimi anladım" diyerek geleceğime ilerledim…

Geçmişte yaşanan şeyleri kabul etmek herkes için zordur. Yapılan hataların sorumluluğunu almak, yapılanları affetmek de zordur… "Kabul etmezsen, affetmezsen aşamazsın" denildiğinde genelde “ASLAAA” şeklinde yanıt verilir. Öfkeyle asla denir ama sürekli geçmişe gidildiğinde geleceğin yok edildiği de fark edilmez…

Sorumluluğu almanın ve olanları kabul etmenin en önemli nedeni ders almayı kabul etmektir. Başkasını suçlarken sizin orada almanız gereken dersi kaçırmışsınız demektir, halbuki sizin payınıza düşen de bir ders vardır… Diğer kişiyi ya da kendinizi affetmemekteki ısrar, aslında geçmişte yaşananlara tutunmak demektir. Geleceğe gidememektir. Geçmişte de kalamayacağınız için arada kalmanıza neden olur. Benim yolda düştüğüm an gibi sadece acının, hayal kırıklığının yaşandığı ve ne ileri ne de geri hareket edilemeden  kalmak demektir…

Yeni bir ilişkiye tekrar mutsuz olmayı göze alamadığınızdan başlayamadığınızı; yeni bir işe, eski işinizde yaşadığınız başarısızlığın tekrarlanmaması için başlayamadığınızı; iletişim problemleri yaşadığınızı düşündüğünüz için yeni insanlardan uzak durmayı tercih ettiğinizi görebiliyor musunuz? Bu geçmişten ders almak değildir. Bütün bu yaşanan sorunların tekrar etmemesi için, tekrar acı çekmemek bahanesi ile geleceğinizden, yeni deneyimlerden kaçmaktır… Geçmişe bu derece tutunmanın en büyük nedeni budur: geleceğin sorumluluğundan geçmişin sorumluluğundan yaptığınız gibi kaçmak içindir.

Affetmek kimsenin gidip boynuna sarılmak demek değildir, hiçbir şey yaşanmamış gibi aynen yola devam etmek değildir… Affetmek, “bütün bu olanlarda benim de payım var ve ben izin vermeseydim bütün bunlar olmayacaktı” demektir… 

Affetmek illa hayata o kişilerle devam etmek değildir, onların affedildiklerini bilmelerine de gerek yoktur.  Affetmek sizin o düşme noktasından kalkıp artık ilerleyebilmenize izin veren şeydir…  

Kendinizi affetmek ise hatamı, dersimi anladım demektir...

Eskiden yaşanan bir olayda verdiğiniz tepki ya da attığınız adım sizi zor durumda bıraktı ise geçmişten alınan ders benzer bir hatanın tekrarlanmasına engel olur… Bu yoğurdu üfleyerek yemek gibi değildir, öncekinin tam tersini yapmak da değildir, neyin doğru olduğunu yaşanırken görebilmektir…

Hala geçmişteki düşmanlarınızla savaşırken, gelecektekilerle mücadele edemezsiniz… Yolda geriye dönüp bakarken düştüğünüzdeki gibi geleceğe ilerlerken, geçmişe baktığınızda artık önünüzü göremezsiniz, nereye gittiğinizi bilemezsiniz ve en ufak bir taş parçası sizi yıkmaya yetebilir. Hala geriye bakıyorsanız ayağa kalkacak gücü bulamaz, geçmişte yaşadıklarınızın acısıyla yerde kıvranır durursunuz… Sadece siz kalkmak istediğinizde acılardan sıyrılıp kalkmaya cesaret edebilirsiniz…

Düştüğünüzde ya da bir sorun ile karşılaştığınızda bundan ders almayı öğrenin ve daha büyük derslere gerek kalmadan fark edebildiğiniz için şükretmeyi bilin… Yakınmak, yakarmak, öfkelenmek, suçlamak hiçbir zaman işe yaramaz aksine benzer olayların tekrar etmesine neden olur…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder